ÖRTEMEYEN, ANNEMİN GELİNLİĞİ

Bir serginin düşündürdükleri 
 
İsmail Tunalı 
Son zamanlarda art`tan antiart`a uzanan resim sergileri içinde Nazan Azeri`nin `Örtemeyen` sergisi, ilginç bir karakter özelliği taşıyor. Bu özellik, her şeyden önce resimleri seyredende uyandırdığı hüzün ve pessimizm duygusunda somutlaşıyor. 
Genelde tuval üzerine akrilikle yapılmış büyük formatta resimler, siyah bir fond üzerinde kuru dalları ile bir ağaç ve dallara serilmiş parçalanmış bir kadın giysisinden oluşuyor. Parçalanmış giysi,tüm resimlere adını veriyor: `Annemin Gelinliği`. Minimalist bir çalışmayı gösteren resimler, siyah beyaz kontrastı ile bir mimari yapıyı kuruyor ve buradan da resmin resimsel değeri ortaya çıkıyor. Ancak, kuru dallarıyla bir ağaca ve parçalanmış giysiye dayalı bu minimalist yapı, bu özellikleriyle bizi düşünsel, duygusal bir arka yapıya götürüyor. 
Varlığın ve yok oluşun sorgulandığı bir arka yapıya. İnsan içinde var olduğu ve yaşadığı dünyayı böyle bir var olan olarak tutabilmek için ona yeni bir insansal dünya ekler. Ama,varlığın yok oluşu kaçınılmazdır. Nazan Azeri`nin resimlerinde, kurumuş dallarıyla ağaç, parçalanmış giysi ile varlığın yok oluşa dönüşümü somut olarak gösterilmek isteniyor. Bu gösterime derin bir duygu, acı, hüzün ve karamsarlık eşlik ediyor. Nazan Azeri`nin resimlerinde bu acıyı, varlığın bu dramını bir karamsarlık içinde yaşıyoruz. 
Bu dramın kaynağı, 20. Yüzyılın başında bilimde ve felsefede meydana gelen büyük bir dönüşümdür. M. Planck`ın` quantum`, Einstein`ın `relativite` teorileri Newton`dan gelen ve modern çağın mantığını kuran anlayışı sarsar, felsefede J. P. Sartre ve Camus bu sarsıntıyı çağın pesimist bir dünya tablosu olarak ortaya koyar. Bunlara Nietzche`nin "Tanrı ölmüştür" aforizması da eklenince, Tanrının varlığına dayalı olan Avrupa uygarlığı büyük bir sarsıntı ile pessimizme kayar. 
İşte Nazan Azeri`nin resimlerinde bu universal pessimist dünya görüşünün bir izdüşümünü görmekteyiz. Bu pessimizm resimlere yaklaşımı elbette güçleştiriyor, ama, hemen söylemeliyiz ki, bu pessimizm, resmin derinliğini de sağlamış oluyor.